Gece karanlık. Geçmiş de gece gibi. Karanlık bulutlar kümesi... Bir ağırlığı var üstümüzde görmesek de. İçimizi bunaltan, nefesimizi kesen bir ağırlık bu. Nasıl her günün sonu geceyse geçmişimiz de hep bizimle. Yaşadığımız olaylara tepkilerimiz bile geçmişimizin izlerini taşıyor. Geçti sandıklarımızın geçmesi sandığımız kadar kolay olmayabiliyor. Önceden hissettiğimiz olumsuz duyguları hatırlatacak olayları yaşadığımızda, duygularımız çok daha yoğun oluyor. Duygularımızın altında eziliyoruz adeta. Geçmişin yükü ağır geliyor omuzlarımıza. Bu yükü hafifleten ise hafıza. Bazen bunu güçlü kılan. Üzülüyoruz hatırladıkça. Yaşadıklarımız hatırlatıldıkça. Unutmak, geçmişi yaşanmamış kılmasa da yaşanabilir kılıyor hayatı. Yok saymak mıdır unutmak? Yaşanmamış gibi yapmak mı? Yoksa yenileriyle değiştirmek mi kötü anları, anıları? Her yaşadığımız, olduğumuz insanı bulmamıza giden yolda bir adım belki. Peki ya yaşadıklarımızın ağırlığını taşımak istemiyorsak? O insan olmak istemiyorsak? Hiç o insan olmamışsak, sadece öyle olduğunu sanmışsak? Yanılarak eşlik etmişsek hayatın getirdiklerine? O zaman da mı taşımak zorundayız geçmişin ağırlığını üzerimizde? Nasıl kurtuluruz bu yükten? Nasıl sileriz geçmişin izlerini üzerimizden? Geçmişte ne yaktıysa canımızı, şu anımıza yansıyan her neyse, artık öyle olmayacağına inanarak belki de. Farklı olacağına inanarak bir şeylerin. Değiştirmek bizim elimizde. Anları, anıları yenileriyle değiştirmek... Şu anımız yarınımızın geçmişi. Yaşadığımız anda kalırsak en iyi halimizle, yarınımız da iyi izler taşır. Üzerimizde ağırlık yapmayacak, nefesimizi kesmek bir yana nefesimiz olacak izler... Yaşadığımız her an, yaşanmış olan her şey "geçmiş". En eskileri hatırlamak zor. Oysa kötü izleri silmek zor değil. Yenileriyle değiştirmek... Yakın geçmiş, izlerini en çok taşıdığımız zaman. Derinlerimize işlemeye fırsat bulamamış, henüz bir parçamız haline gelememiş geçmiş... Ne kadar çok güzel an eklersek, o kadar güzel anı bırakırız ardımızda. Hayat geride bıraktıklarımız. Çünkü her şey geride kalır zamanın akışında. Önemli olan, arkamıza baktığımızda ne görmek istediğimiz. Yaşanmışlıkları ne ölçüde geride bırakabildiğimiz. Sonsuz olmayan hafızamıza hangi anları kaydetmek istediğimiz. O kaydedilenlere baktığımızda gördüğümüz kişiye ne kadar ait olabildiğimiz. Yaşanılan her an geçmiş, biz bu geçmişte ne kadar kendimizden geçmemiş, kendimiz kalabilmişiz, önemli olan bu. Şu anın da geçmişimiz olacağı bilinciyle yaşamak, yeni geçmişimizi en iyi şekliyle inşa etmek... Bunu başarabildiğimizde "Hayatım boşa geçmemiş." diyebiliriz gönül rahatlığıyla. Geçen sadece zaman, hangi izlerin kalıcı olacağına şu anımız karar verir. Geçmişin izlerini silebilecek olan, yalnızca biziz. Yaşadığımız anda kalarak, yarının geçmişine güzel anlar katarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder