Bazen sebepsizce bırakırız bir şeyleri. Belki de o an sebepsiz olduğuna inanırız. Oysa her şeyin bir sebebi var hayatta. Eğer yaşadıklarımızı ardımızda bırakabilseydik sebepsiz olduğuna inanabilirdim bir şeylerin. Fakat yapamıyoruz. Yaşadıklarımızın içimizde bıraktıklarını silemiyoruz. Onları derinlere gömüyoruz. Benzer durumlarda, içimizdeki izlerini hissediyoruz yeniden. Kendimize bu şekilde ulaşıyoruz belki de. Bir şeyler yaşıyor ve onların içimizde bıraktığı izlerin toplamından oluşuyoruz. Yorulduğumuz zamanlar oluyor. Korktuğumuz, ilerleyemeyeceğimize inandığımız... O zamanlar bırakmak istiyoruz. Kaçmak, kurtulmak yüklerden. Oysa asıl yük, kaçmaya çalışmak yaşanılanların izlerinden. Korktukça kendimizden uzaklaşıyoruz. Bunun farkında olmuyoruz düşüncelerden kurtulma telaşında. Hayatın tek seferlik bir film olduğunu unuttuğumuzdan yaşarken ona seyirci kalıyoruz. Filmin bir parçası olmak korkutucu geldiği için uzaktan izlemeyi yeğliyoruz. Iskalıyoruz hayatı korkunun getirdiği kaçma arzusuyla. Filmin bir parçası olmayı reddediyoruz çoğu zaman. Kimimiz filmin sonunda farkına varıyor kaçırdıklarının. Geç kalınmış bir farkındalığın yetersizliğiyle ayrılıyor salondan. Geç olmadan fark etmek, filmi güzelleştirmek ve güzel bir filmin parçası olmak, "Yaşadım." diyebilmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder